SETATEK İNŞAAT
Sismik açıdan oldukça aktif bir ülke olan Türkiye, Avrasya-Arap-Afrika levhası arasında yer almaktadır. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda 7 ve üstü büyüklüğünde 23 depremle sarsılmıştır. Türkiye, sınırları içerisinde Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattıyla deprem kuşağında bulunmakta ve ülke nüfusunun yüzde 60'a yakınının da halen faal olan bu deprem kuşakları üzerinde yerleştiği tahmin edilmektedir. Bundan dolayı Türkiye'deki binaların kentsel dönüşüm projesi kapsamında yenilenmesi ve yeni yapılacak yapılarda depreme karşı oldukça güvenli olan çelik yapıların sayısının arttırılması hedeflenmektedir.
Ülkemizde düşük kaliteli betonarme yapıların çokluğu, modern çelik ve depreme güvenli yapıların azlığı nedeni ile, büyüklüğü 6 ve üstü olan depremler halen ciddi "tehlike" arz etmektedir.
1900 yılların başına kadar olan süreçte ülke coğrafyasında ki tarihi büyük depremler 10 Eylül 1509'da 7,2 büyüklüğünde "Büyük İstanbul Depremi", 23 Şubat 1653'de 7,5 büyüklüğünde "Doğu İzmir Depremi", 17 Ağustos 1668'de 8 büyüklüğünde "Anadolu Depremi", 10 Temmuz 1688'de 7 büyüklüğünde "İzmir Depremi", 3 Nisan 1881'de 7,3 büyüklüğünde "Sakız Adası Depremi" ve 10 Temmuz 1894'te 7 büyüklüğünde "İstanbul Depremi", 1900-1939 yılları arasında ise 9 Ağustos 1912'de 7,3 büyüklüğünde "Mürefte Depremi", 18 Kasım 1919'da 7 büyüklüğünde "Ayvalık Depremi" ve 7 Mayıs 1930'da 7,6 büyüklüğünde "Hakkari Depremi" dir.
Son yüzyıllık süreçte, ülkemizi etkileyen 7 ve üzeri 14 büyük deprem olmuştur. 1939-2018 yılları arasında Erzincan, Erbaa, Ladik, Gerede, Yenice, Fethiye, Abant, Manyas, Gediz, Muradiye, İzmit, Düzce ve Van depremleri yaşanmıştır. İlk olarak 27 Aralık 1939'daki 7,9 büyüklüğünde "Büyük Erzincan Depremi’nde yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetmiş, 100 bin kişi yaralanmış ve 116 bin civarında bina da yıkılmıştır.
Türkiye’de yaşanmış olan Erzincan depremi, dünya tarihinde ki meydana gelen büyük depremlerden biri olarak sayılmıştır. Bu deprem, Türkiye sınırları içerisinde yaşanmış en büyük sarsıntı olarak Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın varlığının ve deprem tehlikesinin büyüklüğünün anlaşılmasını sağlamış, Türkiye'de deprem ve depreme karşı güvenli yapı inşa etmekle ilgili konular ele alınmaya başlanmıştır.
Tokat Erbaa'da 1942'de 7 büyüklüğünde meydana gelen depremde 3 bin can kaybı yaşanmıştır.
Samsun'un Ladik ilçesi yakınlarında 26 Kasım 1943'te "Ladik Depremi" meydana geldi. 7,2 büyüklüğündeki geniş bir alanı etkileyen depremde 4 bin insan yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı ve binaların yüzde 75'i yıkılmıştır.
Bolu Gerede'de 1944'te 7,5, Çanakkale Yenice'de 1953'te 7,2, 1957'de Muğla Fethiye'de ve Bolu Abant'ta 7,1, Manyas'ta 1964'te 7 büyüklüğünde çeşitli depremler meydana gelmiştir.
Muş'un Varto ilçesinde 1966 yaşanan iki ayrı deprem, ülke tarihinde büyük hasarlara yol açan depremler olarak kayıtlara geçmiştir. İlki 14 kişinin ölümüyle ve 75 kişinin yaralanmasıyla, ikincisi ise 2 bin 394 kişinin ölümü ve 1500'e yakın kişinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştır.
Daha sonra yıllarda, 1967'de 7,2 büyüklüğünde Mudurnu, 1970'te de 7,2 büyüklüğünde Gediz depremleri ülkede bir çok yıkım ve can kaybına sebep olmaya devam etmiştir.
Ülkemizin doğu bölgesinde 1939'daki Erzincan Depremi'nden sonra yaşadığı en şiddetli deprem olarak bilinen "Muradiye Depremi" nde 3 bin 840 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 500 kişi yaralandı ve 10 bin bina hasar görmüştür. Van'ın Muradiye ilçesinde 1976 yılında yaşanan 7,5 büyüklüğündeki bu depremde, enkaz altında hayatını kaybedenlerin yanı sıra sıfırın altında 17 dereceyi bulan soğuk hava nedeniyle donarak ölümler gerçekleşmiş olması, depremin sonucunun ölümlerin bir diğer trajik tarafını göstermiştir.
Kocaeli Gölcük'te 17 Ağustos 1999'da 7,4 şiddetinde meydana gelen depremde büyük çapta can ve mal kaybı yaşanmıştır. Yaklaşık 45 saniye süren ve Türkiye'nin deprem geçmişinde "en uzun deprem" olarak bilinen Gölcük Depremi, tüm Marmara Bölgesi'nin yanı sıra Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilmiş, bu yıkıcı sarsıntıda Kocaeli, Gölcük, Düzce, Sakarya, İstanbul ve Yalova'da büyük can ve mal kaybı yaşanmıştır. Resmi olarak 17 bin 118 kişinin öldüğü, 25 bine yakın kişinin de yaralandığı depremden en çok etkilenen Kocaeli'de 9 bin 477 kişi yaşamını yitirmiş, 9 bin 881 kişi de yaralanmıştır.
Kocaeli depremin üç ay kadar sonra, Düzce'de 12 Kasım 1999'da 7,2 büyüklüğündeki deprem 30 saniye süren ikinci bir deprem kuzey doğu Anadolu fay hattında gerçekleşmiştir. Birçok ilde etkili olan deprem, komşu ülkelerden ve hatta Ukrayna'dan dahi hissedilmiştir. Söz konusu depremde 894 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 679 kişi yaralanmış ve binlerce kişi evsiz ve işsiz kalmıştır. Düzce Afet ve Acil Durum Müdürlüğü verilerine göre, 1999'daki depremlerde Düzce genelinde 16 bin 666 konut, 3 bin 837 iş yeri ağır hasar gördü, 10 bin 968 konut ile 2 bin 573 iş yerinde orta hasar, 13 bin 70 konut ve 1606 iş yerinde ise az hasar tespit edilmiştir.
Van'ın Tabanlı ilçesi merkezli 23 Ekim 2011'de 7,2 büyüklüğündeki deprem 25 saniye sürdü ve 601 kişi ölmüştür. Kurtarma çalışmalarına yurt içinden 140 ekip, 4 bin 418 kişiyle katılmış, dünyadan 10 ülke de 12 ekiple çalışmalara destek vermiştir. Bölge aradan geçen kısa bir sürenin ardından 9 Kasım 2011'de saat 21.23'te, merkez üssü Van’ın Edremit ilçesi olan 5,6 büyüklüğündeki büyük bir depremle daha sarsılmış, 2'si otel olmak üzere 25 bina yıkılmıştır.
Sonuç itibarıyla Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren çeşitli zamanlarda 7 ve üstü büyüklüğünde 23 depremle sarsılmış, büyüklüğü 7'nin altında kalan ancak etkisi şiddetli olan depremler de yaşamıştır. Ege Denizi'nde Bodrum ve Kos açıklarında 21 Temmuz 2017'de 6,6 büyüklüğünde yaşanan deprem de, 200'e yakın artçı sarsıntı yaşanırken, Bodrum ve diğer tatil merkezlerinde binlerce kişi sabaha kadar uyuyamamış ve geceyi sokakta geçirmiştir. Gümbet çevresinde çok sayıda tekne alabora olurken, sokakları basan sular araçları da sürüklemiş, bir çok konutta maddi hasar meydana gelmiştir.
Ülkemiz tarihinde bir çok can ve mal kaybın yol açan depremler hiç şüphesiz önümüzdeki yıllarda yaşanmaya devam edecektir. Setatek İnşaat olarak önce yapı güvenliği prensibimiz ile 20 yıldır inşaa ettiğimiz yapılar da bu kuralımızdan asla taviz vermedik, vermeyeceğiz. Bu konuda kaliteli betonarme yapılar ve depreme karşı üstün güvenlikli çelik yapılar inşa etmeye, müşterilimiz can güvenliğine ve sağlam yapılar üreterek ülke ekonomisine hizmet etmeye devam edeceğiz.